1.GİRİŞ
Anonim ortaklıklar, ekonominin ve ticaret hayatının en önemli araçlarından bir tanesi olarak sermayenin halka yayılmasını sağlayan yapısal özellikleri dolayısıyla bugünkü ekonomik hukuki yapıda en gelişkin şirket modelidir. Bu son derece önemli enstrüman yani anonim şirketler aynı zamanda bünyesinde birçok menfaat çelişkisini ve ihtilafını da kaçınılmaz olarak barındırmaktadır. Bu çelişki ve çelişkiden doğan ihtilaflardan bir tanesi de hiç kuşku yok ki, şirketin pay sahipleri ile şirket tüzel kişiliği ve onun organları olan yönetim kurulu ve genel kurul arasında mevcuttur. Bu çelişki dönem dönem farklı ihtiyaç ve çıkar çatışmalarından kaynaklanabileceği gibi kimi durumlarda ise daha yapısal ve kalıcı ayrışmalardan doğmaktadır.
Anonim şirket, yapısı gereği derinleştikçe ve kurumsal kimlik kazandıkça başka bir deyişle tüzel kişiliği gerçek anlamıyla pay sahiplerinin kişiliğinden ayrıldıkça, şirket işlemleri ile mevcut pay sahiplerinin arasındaki makas açılmaktadır. İşte bu geliştikçe artan ayrışmada, pay sahiplerinin en temel haklarından biri olan bilgi alma ve inceleme hakkı, pay sahipleri lehine anonim şirketin kontrol edilebilmesini, denetlenebilmesini ve pay sahibi haklarının şirket işlem ve fiillerinde dikkate alınmasını sağlayan önemli haklardan bir tanesidir. Bu makalenin konusunu oluşturan bu hakkın , vazgeçilemez ve müktesep nitelikte haklardan olduğu gerçeği yanında, kullandırılmasını dava yoluyla talep etme imkanı da Türk Ticaret Kanunu’nun emredici hükümleriyle güvence altına alınmıştır.
- GENEL OLARAK BİLGİ ALMA VE İNCELEME HAKKI
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 437.maddesi ile düzenlenen bilgi alma ve inceleme hakkına ilişkin, öğretide farklı tanımlamalara yer verilmiştir. Mülga 6762 sayılı eTTK döneminden farklı nitelikler taşıyan TTK 437.maddedeki bu hak için Teoman(1); “ Bilgi alma istemi,bir bakıma,pay sahibinin ortaklığın malvarlığı üzerine aydınlanmasını sağlayan ve gerek ana sözleşme ve gerekse genel kurulda alınacak kararlarla kısıtlanması olanağı bulunmayan kazanılmış bir haktır.” şeklinde bir tanımlama getirirken, Paslı (2) ise; “ pay sahiplerini ortaklığın faaliyetleri ve ekonomik durumu hakkında bilgilenmeleri ve bu şekilde yaptıkları yatırımın kederinin tespiti ile diğer pay sahibi haklarının bilinçli bir şekilde kullanılabilmesi amaçlarına yönelik olan müktesep, vazgeçilemez,bağımsız ve bireysel bir pay sahipliği hakkıdır.” İfadeleriyle tanımlamaktadır.
Kaya (3) bilgi alma ve inceleme hakkı üst başlığının altında, aktif-pasif bilgi alma hakkı ayrımına yer vermekte, 437.maddenin 1.fıkrasındaki düzenlemeyi pasif bilgi alma kavramlaştırmasıyla değerlendirirken, 437.m 2-5.fıkralarda ise aktif bilgi alma hakkının düzenlendiğini ifade etmektedir.
Tek bir tanımda ortaklaşmak her ne kadar mümkün olmasa da hakkın tüm öğretide kabul edilen asgari ortak özellikleri şu şekilde toparlanabilir; bilgi alma ve inceleme hakkı bağımsız bir pay sahipliği hakkıdır, vazgeçilemez ve kazanılmış haklardandır, mülkiyet-kontrol ayrımında başka bir deyişle pay sahipliği-yönetim organı ayrımında pay sahiplerinin mahrum kalma ihtimalleri olan bilgiye ulaşmalarını teminat altına alır, bir yatırım enstrümanı olarak anonim şirket hisselerinin durumunun analiz edilerek sağlıklı yatırım yapma imkanını pay sahiplerine tanır, genel kurula katılma-oy hakkı gibi diğer vazgeçilemez hakların kullanımında pay sahiplerinin daha akılcı ve gerçekçi kararlar almalarını sağlar, anonim ortaklığa bu hakkın kullanılabilmesi noktasında bazı görevler ve külfetler yükler, aydınlanma amacı çerçevesinde genel kurulda soru sormak ve sorulan soru ekseninde şirket defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapma hakkı verir, bu hakkın hilafına şirket tarafından yapılan eylem ve işlemlere karşı pay sahiplerine bu hakkı dava yoluyla talep etme ve kullanma imkanı verir.
Hak , TTK 437.maddede içeriği itibarıyla, üç farklı alt başlığı bünyesinde barındırmaktadır.(4) Bunlar:
- TTK m.437/2’de düzenlenen genel kurulda soru sormak suretiyle bilgi alma hakkı,
- TTK m.437/4’ te düzenlenen şirket defter ve yazışmalarını inceleme hakkı,
- TTK m.437/5’ te düzenlenen bilgi alma ve inceleme davasıdır. ( 5)
Hakkın bu üç alt başlık altında ayrı ayrı incelenmesi gerekliliği yanında öncelikle bu hakka olan ihtiyacın köklerine daha detaylı inmek gereklidir. Hakka duyulan ihtiyacın temelinde en başta giriş kısmında da vurguladığımız menfaat çatışmaları arasındaki denge arayışı yatmaktadır. Bu denge arayışı şirketin pay sahipleri ile şirketin organları arasındaki uyumun sağlanması hedefine ve böylelikle tüzel kişilik işleyişi ve yapısı daha profesyonelleşirken, pay sahiplerinin de yatırımlarının daha sağlıklı ortamda değerlendirebilecekleri bilgi ve dataya erişebilmelerinin güvence altına alınmasına yönelmektedir. Bu sayede anonim şirketin sermaye yapısı korunabilecek, modern şirket yapısı şeffaf, erişilebilir bilgiyle yatırım yapmaya uygun şekillenebilecektir.
Bu bilgiye erişim sayesinde aydınlatılma imkanı pay sahiplerine sağlanmadığı oranda ise, genel kurullarda oy kullanma, yönetim kurulunu ibra etme, yönetim kurulunun sorumluluğunu dava etme, şirket paylarını alma-satma, sermaye artırımında yeni pay alma gibi bir çok hakkın özüne ilişkin veriden mahrum kalınacak dolayısıyla pay sahipliği pozisyonu sağlıklı bir temele oturamayacaktır.
Menfaatler çatışmasının dengelenmesi ihtiyacının yanında, modern anonim şirketler hukukunun güncel ihtiyaçları da bilgi alma ve inceleme hakkının gerekliliğine anonim ortaklıkları zorlamaktadır. “ Kurumsal Yönetim İlkeleri” kavramıyla çerçevesi çizilen modern anonim şirket yapısında, sermayenin mümkün olduğunca yaygınlaşması, bankacılık üzerinden finansman ve kredi temininin yüksek maliyeti yerine, ortaklık paylarının yatırımcılara satışı yoluyla şirket finansmanının yatırımcılar yoluyla desteklenmesi perspektifi de bu hakkın varlığını bir nevi zorunlu kılmaktadır. Şeffaf, adil bir piyasa ortamının sağlanması ve yatırımcılar nezninde sağlıklı ve öngörülebilir bir yatırım enstrümanı olarak şirket paylarının yaygınlaşması ancak bu hak kullanılabilir olduğunda mümkündür.
- TTK 437.MADDE DÜZENLEMESİ
Bilgi alma ve inceleme hakkı başlıklı TTK 437.madde toplam altı fıkra halinde düzenlenmiştir. TTK m.437’ nin birinci fıkrası genel kurul öncesi şirketin pay sahipleri için maddede sayılan ticari belgeleri hazır bulundurma yükümlülüğünü düzenlemektedir. Genel kuruldan en az on beş gün önceden itibaren,şirketin merkez ve şubelerinde, finansal tablolar, varsa konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kar dağıtım önerisi pay sahiplerinin inceleme yapabilmesi için hazır bulundurulmak zorundadır. Ayrıca bu belgelerden finansal tablolar ve konsolide finansal tablolar bir yıl süre ile merkezde ve şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinebilmeleri için açık tutulur. Bu fıkra Kaya’ nın pasif bilgi alma hakkı olarak kavramlaştırdığı, aslında pay sahipliği hakkı olarak değil de şirketin yükümlülüğü olarak şirket tüzel kişiliğine görev yükleyen bir hüküm olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
TTK m.437 ikinci fıkrası ise pay sahibinin genel kurulda soru sorma ve bilgi isteme hakkını doğrudan düzenlemektedir. İlgili fıkrada pay sahibi hakkı olarak bu hakkın, kimden , hangi konuda, hangi ortamda isteneceği, soruya verilecek cevabın taşıması gereken nitelik, sorunun kapsamının ne olacağı düzenlenirken, bir yandan da eşit işlem ilkesi gereği pay sahiplerinden her hangi birine bu sıfatı dolayısıyla verilen bilginin, aynı şekilde talep edilmesi durumunda diğer pay sahiplerine de aynı kapsam ve ayrıntıda verileceğini kurallaştırmıştır.Fıkrada öncelikle bu hakkın genel kurul ortamında kullanılacak pay sahibi haklarından olduğu düzenlenirken, yönetim kuruluna şirketin işleri ile ilgili denetçilere ise denetimin yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi talebinde bulunulacağı belirtilmiştir. Böylece hangi ortamda, kime hangi konuyla ilgili bilgi isteğinde bulunulacağının çerçevesi çizilmiştir. Bu bilgi isteminin aynı zamanda şirketin bağlı şirketlerini de kapsayacağı da ayrıca hüküm altına alınarak bilgi isteğinin sınırları daha geniş tutulmuştur. Devamında ise bu bilgi isteğine karşı verilecek olan cevapların tatmin ediciliğinin ve amacı karşılamasının güvence altına alınmasını sağlayacak şekilde, şirketin pay sahiplerine sunacağı bilgilerin hesap verme ve dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmasını ilkeleştirmiştir. Böylece baştan savma, gerçekle uyuşmayan, pay sahibinin hakkın özüne ilişkin ihtiyacını tatmin etmeyen,şekli anlamda bilgi sunulsa da gerçeklikle örtüşmeyen işlemlerin hukuken sakat olacağı da kanun çerçevesiyle belirlenmiştir.Fıkranın devamında ise, eşit işlem ilkesinin bir görünümüne yer verilmiştir. Şöyle ki, pay sahiplerinden her hangi birine bu sıfatı dolayısıyla sunulan bilginin, diğer bir pay sahibinin talebi üzerine , aynı kapsam ve içerikte, gündemle ilgili olmasına bakılmaksızın, talepte bulunan pay sahibine verileceği düzenlenmiştir. Bu durumda ayrıca şirketin 437/3 ‘teki “şirket menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi”yle talebi reddedemeyeceğine de yer verilmiştir.
TTK 437.m üçüncü fıkra ise şirket tüzel kişiliğine bilgi talebinin hangi durumda reddedilebileceğine ilişkin, şirket menfaati yönünde bir istisna getirmektedir. Bu fıkra iel şirket sırlarının korunması ve şirket menfaatlerinin tehlikeye girmesi durumunda bu bilgi isteminin geri çevrilme imkanı şirket organlarına sağlanmaktadır. Bu iki durum dışında pay sahibinin bilgi alma talebini geri çevirmenin kanunda başka bir gerekçesi yoktur. Başka bir deyişle, pay sahibinin bilgi talebini reddetme yoluna giden şirketin dayanabileceği sınırlı sayıda iki neden bunlardır.
Öğretide ve uygulamada inceleme hakkı olarak kavramlaştırılan, şirketin ticari defterleri ve yazışmalarının pay sahipleri tarafından incelenmesi konusu ise TTK m.437’nin dördüncü fıkrasında düzenlenmiştir. Bu fıkrada getirilen sınırlama ise, pay sahibinin sorusunu ilgilendiren kısmının incelenmesine müsaade edilmesidir. Bu inceleme hakkının kullanılabilmesi ise genel kurulun açık iznine veya yönetim kurulunun bu hususta kararını ile mümkün olacaktır. Ayrıca izin alındığı takdirde incelemenin yetkili bir uzman aracılığıyla yapılabilineceği de hüküm altına alınmıştır. Bu fıkrada kanunlaştırılan inceleme hakkını genel bir denetim hakkı olarak yorumlamak mümkün değildir. Pay sahibi her an her durumda şirketin bütün ticari defterlerini ve yazışmalarını incelemek istiyorum gibi genel bir inceleme hakkına sahip değildir. Bu şekilde denetimci bir mekanizma olmayan bu hak açısından sınır , pay sahibinin genel kurulda sorduğu ve bilgi edinmek istediği konu ile ilgili şirket belgelerini inceleyebileceği şeklindedir. Bunu aşan taleplerin yerinde görülmeyerek reddedilmesi kanunun amacına ve tüzel kişilik olarak şirketin menfaatlerinin gözetilmesine daha uygundur.
TTK m.435/5’ te düzenlenen dava hakkı ise, bilgi alma ve inceleme hakkının etkin olarak kullanılmasını teminat altına alan hukuki düzlemde pay sahibine bu hakkını kullanma imkanı veren düzenlemedir. Beşinci fıkradaki, dava hakkına geçmeden TTK m.437/6’ da emredici nitelikte hüküm altına alınan ve bilgi alma hakkını vazgeçilemez müktesep hak haline getiren fıkraya değinmek gereklidir. Bağımsız pay sahibi hakkı olarak, bilgi alma ve inceleme hakkı şirket ana sözleşmesiyle veya şirket organlarından birinin kararıyla kaldırılamayacağı gibi sınırlandırılamaz da, böylece hakkın kullanımını tamamen ortadan kaldıran veyahut da sınırlandıran esas sözleşme hükümlerinin geçersizliği yanında şirket organlarından her hangi birinin de bu kaldırma-sınırlandırma yönündeki kararının hükümsüzlükle ( çoğu durumda butlanla) malul olacağı kanuni düzenleme ile güvence altına alınmıştır.
- TTK m.437/5 HAKKIN KULLANIMININ DAVA YOLUYLA TALEP EDİLMESİ
TTTK M.437/3 ‘ te sayılan iki kriter yani “ şirket sırrı” ve “ şirket menfaatlerine aykırılık” şartları aslında bilgi alma hakkının kullanımını pay sahipleri aleyhine sınırlayan kavramlardır. Bilgi alma talebinin, şirket organları tarafından reddedilmesinin haklı sayılabilmesi için, şirket sırlarının ifşa olması ve bundan dolayı şirket menfaatlerinin zarar görmesi veya tehlikeyle karşı karşıya kalması gerekir. “Yönetim kurulu veya denetçiler, pay sahibine pay sahipliği haklarını bilinçli bir şekilde kullanabilmesi için zorunlu olan ve şirket sırlarının açıklanması sonucunu doğurmayan ya da menfaatini tehlikeye sokmayan bilgileri vermekle yükümlüdürler. Bu konuda İsviçre Federal Mahkemesi, kullanmaya elverişli bir kriter geliştirmiştir. Bu kritere göre, bilgi vermekten kaçınılabilmesi için, “bilgi vermek suretiyle şirketin menfaatleri asla tehlikeye atılmamalıdır; ancak şirketin böyle bir tehlikenin varlığını somut verilere dayandırması gerektiği gibi, ayrıca söz konusu tehlikenin gerçekleşmesi de kuvvetle muhtemel görülmelidir” ( 6)
İşte bu sayılan kriterler dışında bilgi alma hakkı kullandırılmayan, genel kuruldaki soruları cevapsız bırakılan veyahut verilen cevaplar madde metnindeki özellikleri haiz olmayan cevaplarla bir nevi geçiştirilen pay sahibi veya sahiplerine TTK m.437/5 ile bir hukuki korunma şansı sunulmuştur.Bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması talebinin, anonim şirket genel kurulu veya yönetim kurulu tarafından haksız yere reddedilmesi halinde, pay sahibine mahkemeden bu hakkın kullanılmasını kurulacak hüküm yoluyla kullandırılmasını talep etme hakkı tanımıştır (TK m. 437/5). Bu düzenlemeye göre, “Bilgi alma veya inceleme istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen, ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibi, reddi izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul bir süre sonra şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine başvurabilir. Başvuru basit yargılama usulüne göre incelenir. Mahkeme kararı, bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatını ve bunun şeklini de içerebilir. Mahkeme kararı kesindir”.
“Bilgi alma ve inceleme hakları pay sahibine tanınan dava hakkı ile güçlendirilmiştir. Pay sahibi sadece açık bir red halinde değil, taleplerinin cevapsız bırakılması veya cevabın ertelenmesi durumunda da hem bilgi alma hem de inceleme hakkını bir mahkeme kararı ile başarıya ulaştırabilir. Talebin cevapsız bırakılması yetersiz hesap verme ilkesine uymayan cevapları da kapsar. Beşinci fıkra mahkeme kararının hızla verilmesini sağlamaya ve temyizi de kısa sürede sonuçlandırmaya yönelik hükümleri de içermektedir (Gerekçe m. 437/Beşinci fıkra)Gerekçeden de anlaşılacağı üzere bu dava yolu yalnızca bilgi alma ve inceleme hakkı açık bir red şeklinde geri çevrilen durumları değil, bu yöndeki taleplerin cevapsız bırakılması hatta yetersiz cevap ve hesap verme ilkesine uymayan durumları da kapsamaktadır.
- ATALAY, Makale. S.64
Bu dava talep sonucu ve mahkemeden beklenen hukuki koruma yönüyle konusu para olmayan bir eda davası niteliğindedir. Davanın hızlı görülmesi ve belirsizliğin şirket yapısına zarar vermemesi amacıyla dava kısa hak düşürücü süreye bağlanmış, basit yargılama usulü benimsenmiş ve mahkeme kararının kesin olduğu hükmüne yer verilerek kanun yolları bu dava açısından kapatılmıştır. Bu bir değişik iş ya da çekişmesiz yargılama değildir. Bu fıkrada talep edilen eda hükmü için açılan davanın davacı yanı bilgi alma ve inceleme hakkı talebi tatmin edilmeyen pay sahibi, davalı yanı ise şirket tüzel kişiliğidir.
Bilgi alma davasında görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi, yetkili mahkeme ise, şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir (TTK m. 437/5). Dava basit yargılama usulüne göre (HMK m. 316-322) incelenerek karara bağlanır. Mahkemenin incelemeyi duruşmalı olarak yapması gerekir. Mahkeme, bilgi alma veya inceleme talebinin dava öncesi kullanıldığına ve bu talebin şirketçe reddinin haksız olduğuna, bilgi alma hakkının kötüye kullanımının söz konusu olmadığına, şirket menfaatlerinin tehlikeye düşeceği iddiasının yerinde olmadığına, açıklanacak bilginin şirket sırrı kapsamına girmediği ya da bu nitelikte dahi olsa istenen bilginin başka pay sahiplerine genel kurul dışında verilmiş olduğuna kanaat getirirse, davacı pay sahibinin talebini kabul eder ve somut talebi karşılamaya ve etkin bir hukuki koruma sağlamaya elverişli bir karar verir. Aksi takdirde davayı reddeder. Davanın kabulüne dair mahkeme kararı, bilginin genel kurul dışında verilmesi talimatını ve bunun şeklini de içerebilir (TTK m. 437/5) (7)
Sonuç olarak, yeni TTK ile içeriği geliştirilen ve dava yoluyla talep edilebilmesi gibi yeni hükümler eklenen bilgi alma ve inceleme hakkı, pay sahiplerine şirket ile ilgili işleyişi takip edebilerek, şeffaf ve açık bir ortamda yatırım yapma imkanı sağlayan dolayısıyla pay sahibi pozisyonunu güçlendiren vazgeçilemez, müktesep ve gerektiğinde dava yoluyla talep edilebilen pay sahibi haklarından biridir ve taşıdığı önem çerçevesinde Türk Anonim Şirketler Hukuku’ndaki yerini almıştır.